Bıçkıdere Mah. (Köyü) Şah Sultan Sokak. No :30 Şile/İstanbul bilgi@meselidere.com
img

Eğitim Merkezi

Bıçkıdere Mah. (Köyü) Şah Sultan Sokak. No :30 Şile/İstanbul

İrtibat Numaraları

Whatsapp: 0(532) 556 41 42

Mail Adresi

bilgi@meselidere.com

Organik Tarım ve Ekolojik Tarım Nedir?

Aslında her ikisi de aynıdır. Organik malum yaşayan organlarla, canlılarla ilgili demek, ekolojik ise çevreyle ilgili çevreyle uyumlu demek. Yani aslında bu iki tanım da birbirini tamamlıyorlar. Toparlarsak canlı organizmalara ve çevreye uyumlu ve onlara zarar vermeden yapılan tarımdır Organik Tarım ya da Ekolojik Tarım. Doğanın dengesini ve düzenini bozmadan, çevreyle dost şekilde, herhangi bir kimyasal ilaç kullanmadan kaliteli ürün üretmeye çalışan miktarı artırmayı öncüllemeyen bir tarımsal üretim anlayışıdır.

Organik tarımın temel ilkeleri doğala uyumlu olması, kendine yeterli döngüyü sağlaması, doğayı bozmaması olarak sayılabilir. Bu doğrultuda tohumlar doğaldır, toprak minimum düzeyde işlenir, ekim sıraları değiştirilerek toprak verimliliği artırılır, kimyasal destek ilaçlar ya da gübreler kullanılmaz, bitki değil toprak gübrelenir, gübreler de doğal gübrelerdir, depolama ve saklama koşulları doğaya uygundur.

Organik tarımda bitkilerin genlerinde değişiklik yapılmaz, ekstensif tarım yani miktardan çok kalitenin hedeflendiği bir anlayış vardır. Ayrıca hayvansal üretimle bitkisel üretim birbirine girdi çıktı sağlayacak bir döngü içindedir.

1900 lerin başında ortaya çıkan Organik Tarım anlayışı DDT gibi kimyasal ilaçların bulunmasıyla biraz zarar görse de 1980 lerden sonra büyümeye başlamıştır. Türkiye’de ise 1990’lardan sonra gelişmesi hızlanmıştır. Organik Tarımda Türkiye 30. Sıralardadır. Organik Tarımın organize eden bir devlet kuruluşu ve yetkili sertifikasyon firmaları bulunur. Bu firmalar sertifikayla üretim yapan organik tarım üreticilerini denetlemekte ve insanları kandırmalarını engellemektedirler. O nedenle organik ürünler tüketmek isteyen insanlar için birincil koşul alacakları ürünlerde bu firmaların işaretlerini aramak olmalıdır.


Hibrit Tohum Nedir? Özellikleri, faydaları zararları nelerdir?

Hibritin kelime karşılığı “melez”dir. Hibrit araç denildiğinde hem yakıt hem de elektrik kullanan araçlar akla gelir malum. Hayvancılıkta ise klasik örmek at ile eşeğin çiftleşmesiyle oluşan katırdır. Katır hibrit yani melez bir hayvandır. Tarımda ise “hibrit tohum” denildiğinde akla gelmesi gereken melez tohum, aynı aileden gelmiş farklı cinslerin birleşmesiyle oluşan meyvelerin tohumlarıdır. Mesela Ayaş Domatesinin erkeğiyle Çanakkale Domatesinin dişisi dölleşirse ortaya yeni bir domates türü ya da meyvesi yani hibrit bir tohum ortaya çıkar.

Konuyu anladık. Peki bunun ne zararı var? Bu ayrı bir bilimsel konu ve bir çok tartışma içeriyor. Doğanın dengesinin bozulması, mutasyon vs.. gibi öngörüler bir yana hibrit tohumlarının verimliliğin yüksek olması çok meyve vermesi, hastalıklara karşı daha dayanıklı olması, meyvelerin bozulma süresinin uzun olması gibi avantajları var. Bu da artan dünya nüfusu ve azalan tarım alanları dolayısıyla sanki kaçınılmaz bir gerçekmiş gibi duruyor.

Hibrit tohumlar laboratuar ortamında hazırlanıyor ve belli özelliklere göre tasarlanabiliyor: çok meyve verme, dayanıklılık, görüntü (aynı şekil domatesler vs). Günümüzde hibrit olmayan tohum bulmak son derece zor. Satılan sebzelerin ve tohumların tamamı neredeyse hibrit. Peki ne zararı var? Bunun cevabını ilgili bilim insanları versinler. Dünyanın sonu buradan mı gelir, yoksa geleceğimiz hibrit tohumlara mı bağlı bilemiyoruz.

Hibrit tohumların kullanım olarak en büyük sorunu doğurganlık özelliğinin kaybolması. İlk dikişte son derece yüksek verimlilikte, şekilde ve dayanılılıkta ürünler alınıyorsunuz, ama bu ürünlerden ürettiğiniz tohumlardan elde ettiğiniz bitkilerden ürün kalmanız pek mümkün olmuyor.


GDO ile Hibrit Tohum aynı şeyler midir?

Hayır değildir. Birisi döllenmeyle oluşur (hibrit), diğeri ise tamamen gen teknolojileriyle bitkilerin genlerinin değiştirilmesiyle oluşur. Yani hibritin zararı 1 ise GDO nun zararı bilinmeyecek kadar büyüktür.


Geleneksel ya da Standart Tohum Nedir? Faydaları ve Zararları Nelerdir?

Asıl tohum budur. Hele bu yazıyı okuduğunuza göre sizin gibi doğaya ve toprağa saygılı insanlar için gerçek tohum budur. Hibrit ya da GDO lu olmayan kendi cinsiyle döllenmiş bitkilerden geleneksel yollarla elde edilmiş tohumlardır. Nesilden nesile aktarılan doğal tohumladır. Ancak sayıları giderek azalmakta ve yok olmaktadır. Çünkü yukarıda anlattığımız gibi verimlilik açısından hibrit tohumlara yenilmektedirler. Üstelik kendi bahçenizde bile bazen ayrı türlerin döllenmesi nedeniyle orijinal türleri korumanız mümkün olmaz..

Peki geleneksel tohumları nasıl bulacağız? Çok zor. Pazarda satış yapan teyzeler bile artık hibrit kullanıyor. Bir keresinde bir Anadolu kasabasında tarımsal malzemeler satan dükkandan alışveriş yapan köylü teyzelerin kimyasal ilaçları alırken kullandıkları terimleri ve bu konudaki bilgi düzeylerini gördükten sonra köylerdeki üretimin doğallığına karşı güvenim de kayboldu. Belki çok yaşlı bir teyze ya da çok güvendiğiniz bir insan veya web sitesi bulursanız…


Bahçeciliğin/Sebzeciliğin Bazı Kuralları

1.Işık: Bahçecilikte özellikle de sebze yetiştirmede birinci ihtiyaç ışık. Işık yoksa bu işi unutun. Mutlaka güneş gören bir pencereniz, balkonunuz ya da bahçeniz olmalı. Evinizin ya da bahçenizin en çok güneş gören yerini bu işe ayırın. Hatta alüminyum folyolarla ışığı yansıtarak bile olsa ışık miktarını artırmanız lazım.

2.Toprak: Toprak da tohumdan önemlidir. İyi bir toprağınız olması lazım. Bunun için toprağın analiz edilmesi lazım. Bunun da belli kural ve yöntemleri var. Toprağınızı analiz eden kuruluşlar var. Bu analize göre toprağınızı zenginleştirmek gübreleme yöntemine karar vermek mümkün. Ancak siz zaten pencere ya da balkonda sebze yetiştirecekseniz o zaman hazır toprak karışımları kullanacaksınız demektir. O zaman işiniz daha kolay. Ama yine de sadece torf kullanmamanız ve sebze için uygun karışımları almanız gerekecek. Ambalajın üzerini iyi okuyup sebze için uygunluğunu ve strelize edilip edilmediğini (ot çıkabilir bu da çok canınızı sıkabilir) kontrol edin. Özellikle bahçesi olan mahallelerde seyyar kamyonlarda satılan bahçe topraklarının çok kötü ve ot tohumu içerdiğini söylememiz lazım.

Her bitkinin toprak ihtiyacı farklıdır. Bunu araştırmanız lazım. Ayrıca kendi fidelerinizi kendiniz yetiştirecekseniz toprak karışımında su tutucu ve dezenfekte özelliğe sahip perlit, vermikülit ya da Hindistan cevizi lifi gibi malzemelerle biraz gübre de karıştırmanız yerinde olacaktır.

PH Nedir? Ne işe yarar?

PH toprağın morfolojik ve kimyasal yapısını gösteren, toprağın tansiyonu diyebileceğimiz bir göstergedir. Toprağın dışarıdan besin alma kapasitesini ve yeteneğini gösterir. İdeal olab 6,5 ila 7,5 arası PH dır. 4.5 altındaki bir PH asidik, 8,5 üzeri ise alkali toprak olduğu anlamına gelir. Kireç ya da yanlış gübreleme PH oranını bozar. Toprağın kalitesini düşürür.

3.Doğru Nokta Seçimi:

Yukarıda da yazdığımız gibi bitkiler için en ideal yer bahçenin en güneşli yeri. Eğer saksıya dikecekseniz saksı geniş ve derin olmak zorunda (sadece otlar ve yeşillkler çok derin kap istemez). Bir de drenaj olmazsa olmaz.

Toprak Saksı: En iyisi. Çünkü nefes alır. Ama kırılır. Büyükleri bulunmaz. o yüzden derin olmayanlarını ot için kullanabilirsiniz. Özellikle otlar için toprak ideal.

Plastik:  Ucuz. En az 30 cm olmalı. Rengi beyaz ya da toprak rengi olmalı.

Teneke Çöp Kutuları: Derin olanlar özellikle patates için uygun olur.

Tahtadan Yapılacak Yükseltilmiş Havuzlar: Emprenyeli (yani suya karşı dayanıklılık işlemi görmüş) olması önemli. Tuğla da kullanılabilir.

Plastik Kalın Topraklar: Kullanılabilir ama yırtılıp ortalığı mahveder.

Askı Sepetler: Estetik, yer kazandırır ama zahmetli.. Sulama vs. Değişik örnekler için internete bakılabilir. Pet şişelerden vs de her şey yapmak mümkün. Son dönemde dikey bahçeler giderek daha fazla kullanılmaya ve önem kazanmaya başladı.

4.Uygun Bitki Seçimi :

Şehirde yetişenlerle yetişmeyenlere dikkat etmek lazım. Burada belli başlı kurallar var: Birisi iklim tabi ki. Soğukta ve sıcakta yetişen bitkiler farklı farklı. Bir de yetişme süresi var. Bazı bitkiler için süre 120 gün iken bazılarında çok daha fazla isteyenler var. Eğer bu süre sonuna kadar havalar soğuyacaksa örneğin dikmemek lazım. Süreler yazıldığı gibi tutmayabilir. Ayrıca internette yazılan havalı laflara kanmayalım. O kadar kolay olmaz.

Diğer bir önemli özellik yayılma özelliğidir.. Balkonda yetiştiricilik yapacaksanız dikeceğiniz bitkiler sınırlı: Biber, hıyar, patlıcan ve domates. Hatta patlıcan bile zor (benim tecrübeme göre). Bahçeniz olsa bile yeriniz darsa kabak dikmeyeceksiniz mesela. Çok yayılıyor. Ama kardeş bitkilerle akıllı bir planlama yapılarak olabilir.

6.Ekim Nöbeti

Farklı özelliklere göre dikim zamanları sırayla uygulanır. Mesela kökü derine inen bir bitki bir sene ekilmişse seneye aynı yere kökü derine inmeyen bitki dikilir. Yavaş gelişen-hızlı gelişen, azot veren ve vermeyen vs. gibi.

7.Tohum Ekimi Mevsim ve İklim Şartları

Kışlık ve yazlık olmak üzere iki tür sebze vardır. Tohumlar iki şekille dikilir: doğrudan toprağa ve fide yapılarak. Fasulye, mısır, bakla, soğan direkt toprağa dikilirken domates, biber, patlıcan, kavun karpuz fide yapılır.

Tohum ekimi için ideal sıcaklık 15-30 derece aralığıdır. İstanbul’da Mart ayı ortası dikim için Mayıs ayı da şaşırtma (fidelerin sökülerek asıl yerine dikilmesi) için ideal zamanlardır.

Özellikle fide yetiştiriciliğinde “viyöl” denilen özel kapların kullanılması mantıklıdır. Viyöller 4*4*4 ya da 5*5*5 ölçülerinde 24 lü ya da 45 li olarak satılırlar. Bunlar için ne kdar torf ya da toprak gideceği matematiksel bir haci hesabıyla yapılabilir.

8.Sulama

Bitkilerin su ihtiyacı değişmekle beraber bazı genel kurallar bulunur: erken dönemlerde daha fazla su istemeleri gibi. Ayrıca kullanılacak suyun ne soğuk ne de sıcak olmaması, kireçsiz olması gerekir. Bu gibi suları biraz bekleterek klorunun uçması kirecinin de çökmesi beklenmelidir. Hatta suya birkaç damla limon ya da sirke damlatmak faydalı olur.

Sulamayı sabah yapmak daha iyidir. Bitkinin köklerine kadar suyun inmesi önemliyken, fazla sulama ise çürümeye neden olur.

9.Gübreleme

Gübreler ise bitkinin ihtiyacına göre ve ne çok ne de az verilir. Bitkiler de türünün istediği aralık ve mesafede dikilmiş olmalı. Gerekirse seyreltme yapılmalı. Gübrelerde başlıca 3 madde bulunur. NPK. Azot (N), Fosfor (P) ve Potasyum (K). Bununla beraber hobi bahçeciliğinde kullanılması gereken en güzel gübre elbette doğal hayvan gübreleridir. Bunlar da büyükbaş, küçükbaş, tavuk, solucan ve yarasa olarak çeşitlilik içerir. Özellikle son yıllarda sıvılaştırılmış organik solucan ve yarasa gübreleri oldukça pratik. Bu gübrelerden edinirseniz paketlerin üzerinde belirtilen miktarlarda kullanabilirsiniz.

Ayrıca evdeki organik artıklardan yapılacak kompostlar en besleyici gübrelerdir.


KOMPOST Nasıl Hazırlanır?

Evde poşetlerin içinde de hazırlanabilir. Özel plastik kaplar satılıyor. Ama bunun yerine büyükçe bir kapaklı plastik çöp kutusu alıp içine doğaya dönüşen poşetler içinde mutfak artıklarını atmanız en pratik yoldur. Teneke poşetlerle dolunca bahçenizde veya bir ağacın dibine gömmeniz yeterli olacaktır. Ancak kompostun oluşması için başlıca 3 malzeme lazım: yeşil bitkiler (sebze artıkları vs), odunsu bitkiler( kağıt, küçük çalı çırpı) ve biraz da su. Ayrıca mayalanmayı sağlayacak şekilde ekşi mayalar vs de gübrelenmeyi hızlandırır. Her poşette bunların bulunması gerekir ki mayalanma oluşsun. Gübre olsun.. Eğer bir bahçeniz varsa en güzeli bir kompost çukuru ya da bölümü yapmanız. Bununla ilgili internetten bolca kaynak bulabilirsiniz.


Otlarla Mücadele

Özelllikle bahçelerimizin bulunduğu Şile gibi bereketli yerlerde otlarla mücadele büyük bir sorun. Doğal tarım yöntemlerinde otların da faydalı olduğu ve kendi hallerine bırakılmaları iddia edilse de sebzeler otları sevmez. Otları yok eden ilaçlar var elbet, ancak kesinlikle kullanılmamalılar. Çünkü bahçedeki her bitkiyi mahverderler. O zaman ya elle otları sökeceksiniz özellikle akşam serinliğinde, ya da malç yapacaksınız. Malçlama bitkilerin altlarını altı ışık almayacak şekilde naylon, saman vs ile örtmek demek. Ama sakıncaları da var, özellikle yağış bol olursa bitkilerin köklerini çürüyebilir ayrıca salyangoz vs yapar ki onlar da çok sorun çıkartırlar. Bahçede düzgün bir çapalama yapılması otların çıkışına engel olur. Üstelik en güzel spor yapma yöntemidir.

Otları küçükken koparmanızı öneririz. Çünkü büyüdükleri zaman sökmesi hem zor olacaktır hem de bitkiye zarar verme olasılığınız artar.


Hava Durumunu Takip

Çok önemli. Özellikle çok soğuk ve don olacak geçelerde bitkilerin üzerini fiziksel olarak zarar görmeyecek şekilde naylonlarla örtmek işe yarayacaktır. Yine çok sıcak havalarda gölge yapıcı örtüler çok faydalı olur.


Sebze Türleri Nelerdir?

Meyvesi Yenilenler : domates, patlıcan, biber, hıyar, kabak,

Yaprakları Yenilenler: lahana, marul, ıspanak

Kökleri Yenilenler: havuç, pancar, şalgam

Çiçekleri Yenilen: karnabahar, enginar, brokkoli

Meyvesi yenilen : fasulye, bezelye, bakla


Aile Gruplarına Göre Sebzeler:

Patlıcangiller: patlıcan, domates, biber, patates

Kabakgiller: kabak, hıyar, kavun, karpuz

Baklagiller: fasulye, bakla, bezelye

Maydanozgiller: havuç, maydanoz, kereviz, dereotu

Ispanakgiller: ıspanak, pancar

Zambakgiller: soğan, sarımsak, pırasa

Haçlıgiller: brokoli, lahana, karnabahar


Sebzelerin Tarihi

Bakla: dünyanın en eski köklü besinlerinden. Çünkü çoğaltılması ve saklanması oldukça kolay. Besleyiciliği yüksek. Dünyanın en yerinde baklaya rastlanıyor. Troya da var. 10.000 yıldır var olduğu sanılıyor.

Mercimek. Ana yurdu Ortadoğu. Mezopotamya ve Mısır’da yetiştiriliyormuş. Roma Ordusunun en önemli yiyeceği mercimek çorbasıymış. Baklagil cinslerinin adları soylu ailelerin isimleri olmuş. Çiçero-Nohut. Fabius bakla. Lentulus..

Fasulye : Aslında fava türünden türeyen bir baklagil ancak bugünkü yeşil fasulyenin kökeni Amerika. Kızılderililer fasulyeyi mısır ve kabakla beraber dikiyorlar. Kabak alttan ot çıkmasını engelliyormuş. Bu yöntem çok işe yarıyor.. Karadeniz de de çok yaygın.

Ispanak: Anavatanı Doğu Asya. İçinde demir olduğu bir efsane ve bir ansiklopedi yazılırken bir virgül hatası sonrasında sanki demir deposu gibi algılanmış, sonra tüm ansiklopediler bunu kopyaladığı için böyle bir efsane oluşmuş, 100 gram da 3,5 miligram diyeceğine 35 gram demir var demiş. Böylece mit oluşmuş. Temel Reis gibi bir efsane dahi türemiş. Ispanak satışları 3 katına çıkmış. Bu efsane defalarca yalanlansa da hala öyle bir algısı var.

Lahana : Avrupalı. Soğuğa dayanıklıdır. 400 e yakın çeşidi var. Diyojen sadece lahana ile beslenirmiş. Diyojen, Epikür yani stoacı. Hazcı filozof Aristipus, Diyojen i eleştirir «lahana ömrü kısaltır»dermiş Aristipus kırk yaşında ölmüş. Diyojen ise 90 yıl yaşamış. Almanların “sauerkaut”, Fransızların “choucroute” dediği tuzla suda beklemiş lahana Avrupanın en yaygın lahana yemeği. Ruslar kapuska diyor. İçinde bol kükürt olduğu için pişerken kötü koku çıkar. Karnabaharı Mark Twain lahananın üniversite mezunu olarak tanımlamış.

Soğan: Popüler yumrulardan. Ortadoğu filistin Çin e kadar yaygınlaşıyor. Mısır da mumyalar soğanla mumyalanıyormuş, piramid inşaatlarında işçilerin ücreti soğanla ödeniyormuş.

Patates: En popüler yumru. Kolomb ilk kez kraliçe İsabella ya sepet içinde ikram etmiş ama o zaman tatlı olanı daha popüler olmuş. Fransız ihtilalinden sonra çok yaygınlaşmış. Çünkü ilk başta domuzlara yediriliyormuş. Sonra fakirlerin yiyeceği olmuş. Patatesin iki ana adı var: batates, Amerikadaki yerliler in verdiği isim. Bir de papaya ikram edilen patatese trüff mantarına benzediği için küçük trüf anlamında “taratüf”li denilmiş. Bu da “kartoffel” e dönüşmüş. İtalyanlardan Almanlar onlardan da Ruslar a geçerken ismi “kartoşka”ya dönüşmüş.

Mısır: Amerika kökenli. Buğday iffetli bir tahılken mısır biraz hafif meşrep. Bir taneden yüzlerce verir. Döllenmesi de kolay. Dolayısıyla çok fazla ellenmiş, genetiği değişmiş. İlk Meksika ya da o bölgelerde evcilleştirilmiş. Aztek İnka medeniyetlerinin temel besini. Zamanla tüm dünyaya yayılmış. Yüzlerce türü var. Ancak yeterince besleyici değil. Bu nedenle genellikle başka besinlerle beraber yeniyor. Goergo Washington misafirlerine buğday ekmeği sunarken kendisi mısır ekmeği tercih edermiş. Avrupa’da ilk İspanya ve Portekiz’de ekilmiş doğal olarak. Ama hayvan yemi olarak.  Ancak yemek olarak kullanılışı Ortadoğu da nitekim Türkiye de mısır denilmesinin nedeni açık. Oysa bazı Slav ve Macarlarda ülkelerinde Mısır Türk Buğdayı anlamında kullanılıyor. Hatta İtalyanlar önce Grandturco demişler. Ancak buğdayın yanında mısır hep ikinci planda kalmış. Karadeniz de yaygın olmasının nedeni de buğday ekilecek yer olmaması. Osmanlılar buğdaydan vergi alırken mısırdan almazlarmış, o nedenle Romanya’da mısır daha fazla ekilmiş ve ana emekleri mamaliga olmuş. Kuzey Amerika’da mısıra değmemiş ürün bulabilmek çok zor. Hemen her üründe mısırın izleri var. Hayvansal ürünlerden (hayvanların yemi mısır) , tutkaldan bebek mamalarına.. Ancak bir önemli sorun şu ki. Genetiğiyle çok uğraşılmış ve en verimli mısır bulunması için ve bulunduktan sonra sadece onların üretilmesi sonrası pek çok mısır türü yok olmuş durumda. Bu çok kötü çünkü çeşitlilik azalıyor doğallık yerine yapaylık yaygınlaşıyor maalesef.


Tohum Nasıl Çıkartılır? Ve Saklanır?

Bahçeciliğin en keyifli zamanlarından birisidir. Dönem içinde en iyi ve dolgun gözüken sebze tohumluğa ayrılır. Sezon geçtikten sonra sebze iyice olgunlaşmış olur. Bundan sonra sebzenin çekirdekleri genellikle suyun içinde çıkartılır. Özellikle domatesin çekridekleri bir iki gece suyun içinde olgunlaştırılır. Sonra süzülüp kurutulur. Suyun içine bir iki damla sirke atılabilir. Sonra bir naylon üzerinde ve gölgede kurutulan tohumlar ideal olan bez torbalarda ve mümkünse meşe külü içinde saklanır.


Yukarıdaki bilgiler için şu eserlerden yararlanılmıştır:
  • Şehirdeki Bahçe. Sonia Day. Inkılap Yayınları
  • Amatörler İçin Sebzecilik. Himmet Kaygısız. Hasad Yayınları
  • Tarih Boyunca Yemek Kültürü. Murat Belge. İletişim Yayınları 
1731158050